31 Mart 2011 Perşembe

No Foto

Ah ne güzeldi o makinadaki filmlerin sayılı, her deflanşöre basmanın kıymetli olduğu günler. Dijital fotoğraf makinaları geldi herşey değişti. Fotoğraf çekmek için buluşulur hale gelindi. Eskiden masum bir ânı ölümsüzleştirmek eylemi olan fotoğraf çekmek, şimdi başlı başına bir amaç halini aldı. Arap sabunu bol bulunca götüne sürermiş hesabı (keşke bunu bu kadar iyi ifade eden ayrımcı olmayan bir deyim olsa^^), flashların patlamasından gecenin sonunda %2 görme kaybıyla ayrılınır olundu.
Herşeyin somutlaşması, gözle görülmesi, ispatı gerekiyor mu? Bırakın birkaç fotoğraf kalsın anılardan, gerisini dostlarla birlikte doldurun. Hem böylesi daha paylaşımcı ve etkileşimli.

23 Mart 2011 Çarşamba

Eğitim Felsefesi

    Bugün ilk grup rehberliğimi yaptım stajımda. mini mini on tane 7. sınıf öğrencim vardı. Aslında etkinlikler güzel geçti, oturum sorunsuz tamamlandı. Ama benim içimde oturmayan şeyler var. Ben gerçekten eğitimci olmaya uygun biri miyim?
   Çocuklar arada yanlarındakilerle konuşuyor ve ben kendimde onlara konuşmayın deme hakkını bulamıyorum. Hatta kaç kez çocuklar "Buraya isteyerek geldiniz değil mi? Haftaya da devam etmek istiyor musunuz?" gibi sorular sordum. Belki bu öğretmenlik kimliği ve otoritesini daha benimsememle alakalı olabilir fekat burada bahsi geçen kimlik de eğitimin doğası gereği despot bir noktada duracak. Abimle konuştum, o da zamane çocuklarının ne kadar saygısız olduğundan yakındı. Fekat benim birinden saygı beklemem için aramızda bi ilişki düzeyi bi paylaşım olması gerekiyor. Sırf karar verilmiş bazı konuları anlara öğretmem üzerinden, motivasyonu olmayan çocuklardan saygı beklemeyi de düşünemiyorum. Aslında bi şekilde bu bahsettiğim şeylerin antitezleri sistematik açıdan bulunabilir. Ama şuan bunu da istemiyorum.

16 Mart 2011 Çarşamba

Bağış Kisvesi Altındaaa

    Bugün yurda dönerken blok temsilcisi (Sadece selamlaştığım bir insandır.) olan şahıs beni yolda selamlaşmanın ilerisine geçerek durdurdu. Meğersem yurtta ağaç dikimi yapılacakmış. Haberim olup olmadığını sordu hayır dedim. Bağış trikerlerinden alır mısın dedi hayır dedim. Ama bu cevap onun için tatmin edici olmayacak ve sınırını bilmeyecek şekilde benim elime tutuşturdu ve parasını sonra verebileceğim gibi bir kolaylık(!) sağladı bana. Nitekim yurda aylık dünyanın parası giriyor, bahçede zaten yeterince ağaç var. Daldan dala mı gezmemizi istiyorlar yurtta anlamadım.
  O uzaklaştı bende elimde inisiyatifim dışında tuttuğum saçma bi bağış kağıdının sinirini yaşıyordum. Blok sorumlusuna gittim ve dedim ki: " Yolda bunu blok temsilcisi verdi, fakat ben gerçekten bağış yapmak istediğimde geri dönüp alırım. Baskı altında hissettiğim için bunun özgür bir davranış olup olmadığına karar veremediğimden alamıcam." dedim. Hiçbirşey söylemedi. Öylece baktı. Bende başka birşey demeden odadan çıktım...

14 Mart 2011 Pazartesi

Kan ve Gül, Gülle Siken

  Spartacus'la görsel olarak tanışmam, İzmir Siyah Pembe Üçgen İzmir derneği için ayarlanan mekanın sırf gayler geliyor diye LCD'lerinde bangır bangır Spartacus göstermesi ile oldu.
   O nedir öyle, ya bana gay special bölümü denk geldi, yada  "Something is wrong with you.". Bildiğim kadarıyla Cnbc-e'de de gösteriliyor. Erkekler ya sevişiyor ya birbirleriyle dövüşüyor. Orta yol bulamamaları acı tabi. Neyseki yıkıldı o imparatorluklar. :P Gerçi lubunların içinde de lubunlar savaşı denilen bir kavrma vardır, Spartacus'teki gibi kılıçla sabanla olmasa da, psikolojik libimum yöntem, çirkeflik, madilik vb. Yazıyı bi yere bağlamam gerektiğini hissediyorum. Buldum. Kaynamayacağız efendim biz böyle oyunlara 1-2 Spartacus gay special bölüm göstererek her yerinden kas fışkıran kirli sakallı erkeklere bakmak için mekanınıza gelmeyeceğiz. Hıh.

10 Mart 2011 Perşembe

Starfucker

    Bugün starbucksın 40. yaşgünü imiş. Beleş kahve kampayası yapmışlar, önüne gelene vermemek içinde internete verdikleri bi pdfnin çıktısını istiyorlar. Söz konusu kapitalizmi sömürmek olduğunda ben durur muyum? 3-4 tane çıktı aldım sabahtan. Aklımda onlarcasıı çıkartıp sokaklarda "alın, alın, sömürün o lanet olası dükkanı!" diye bağırıp dağıtasım geldi ama bunun toplu bir halde olmadığı sürece bi etkisi olmayacağını fark ederek vazgeçtim.
   Akşam arkadaşımla buluşup gittik. Ben siyah beyaz çıkartmıştım, renkli çıkartanlarda olmuş. Beleş alıyoruz zaten bari hörmet olsun diye düşündüler zaar. Neyse aldık, orada aslında hazırlayanların kullanımında olan aromalardan arsızca sıktık, yerimize oturduk. Elimde bi tane daha çıktı kalmıştı. Onu da Forum'da gezen fakir fukaraya vermeye karar verdik. Bunun için ilk önce LC Waikiki'ye girmeye karar verdik ama vazgeçtik. Vermeyi düşündüğümüz bi adam uzun uzun, kahve içerse sigara içmek isteyeceğini çocuğunun sigara içtiğini bilmediği için alamayacağını uzun uzun anlatmaya başlayınca bi an bu görevden vazgeçer gibi olmamıza rağmen karşılaştığımız genç bi kadın seçilmiş kişi olduğunu yürüyüşünden belli ediyordu. (sikilmiş gibi yürümüyordu, yanlış anlaşılmasın. Nsl bi yürüme tarzıysa, hiç bilmem (!) ) Ona verdik, pek de mutlu oldu. Bizde görevi tamamlamamızın gururu ile yeni görevlere pankart açtık.
PS: Başlığımı aynı adlı indie-elektronik bi gruptan esinlendim. Pek de güzeldir. (http://www.myspace.com/strfkrmusic)

6 Mart 2011 Pazar

İstismara Uğradııım 2

  Dünkü yaşadığım taciz olayında yaşadıklarımda sonra yaşadıklarım gerçekten buna mağruz kalan erkekler açısından ayrı bi örgütlenme sebebi teşkil ediyor. (Tabi bundan gerçekten olumsuz etkilenen, bunu kendine itiraf eden heteroseksüel erkekler de varsa. Neyse örgütlenme biraz abartılı oldu. Yaşadığımın çok olağan birşey olmadığının farkındayım. Ama gay erkekler açısından kadınların zararsızdır mantığı ile hareket etmesi ayrı bi konu tabi. ) Parantez içinde yazdığım için çoğu şeyi konuyu dağıttığımı düşünmüyorum.
   Ciddiye alınmama sürecim bugün de devam ediyor. Hatta bu akşam bir arkadaşımın doğum gününü kutlamak için sınıftan arkadaşlarla oturuyorduk. Bu olaydan bahsettim, erkekler tahmin edileceği gibi bunu bir avantaj olarak yorumlarken, kadınlarda sadece eğlenceli birşeymiş gibi gülmekle yetindi. Belki ortam bunu gerektirdi. Gecenin sonunda ayrılırken ortamdaki resmi olarak tek out olduğum arkadaşım, bunu anlatmamdan dolayı benim diğer arkadaşları out olup olmadığımı sordu. Bunun mantığı bir erkekin kadın tarafından tacize uğramaktan rahatsız olması durumunun ancak eşcinsel olması üzerine gerçekleşebileceğiydi. Ben buna cinsiyet rolleri ve savunma mekanizmaları açısından evet diyebilirim ama özünde (hetero erkekleri de savunuyorum bak dikkatinizi çekerim :D -bu tabiki bir lütuf değil, homoseksist biri değilim- ) katılmıyorum.

5 Mart 2011 Cumartesi

İstismara Uğradııım

2 kadın arkadaşımla Bornova'da bir bara gittik. Sohbet ederken yan masada tek başına oturarak ağlayan bir kadın dikkatimizi çekti ve ilgilenelim dedik, sonra onun masasına geçtik. Kadın meğer patolojik aşıkmış. 2 yan masadaki sevgilisini izleyip ağlıyormuş ve ayrılalı 2 ay olmuş. Bizde bi süre ilgilendik. Kadın (18) bana yavşamaya başlamasın mı. Sarılmalar, öpmeye çlşmalar. Seni çok sevdim demeler. Dayanamadım gay olduğumu söyledim. Fark ettim dedi. Kanki olmayı teklif etti vb. Nitekim amacının sevgilisini kıskandırmak olduğu çok açıktı. (Bari daha maço birini bulaymış.) Ben hem kendimi kullanılmış, hemde istismara uğramış hissettim ve gerçekten rahatsız oldum. Ve bir erkeğim diye bu ciddiye alınmadı. :(

2 Mart 2011 Çarşamba

Saklambaç

   Olay çocukluğumun geçtiği ilçenin en büyük parklı çaybahçesinde gerçekleşti. Parktaki oyuncaklarla vakit geçirirken bir grup saklambaç oynayan çocuk dikkatimi çekti. Çok da eğleniyor gibi gözüküyorlardı. Ben de bir girişkenlik örneği sergileyerek oynamak istediğimi söyledim. Hayli de kalabalıklardı herkes ismini bikaç kez söyledi ama akılda tutmak namümkün. Yeni katıldığım için ebe oldum. Kimi görsem adını hatırlayamıyorum, ben söyleyemeden gelip sobe yapıyor. Bu şekilde ebeliğim 2 kez olmuştu ki annem geldi, yüzünde ciddi bir ifade vardı ama kızgın değildi. "Hadi gideceğiz az sonra." dedi. Bende ısrar etmeden elini tutup oturduğumuz masaya gittim. Bi süre daha gitmedik oradan, ben oynamaya  da ayrılmadım. Bu konu da konuşulmadı ve ben sadece bi ilkokul öğrencisiydim.