31 Aralık 2010 Cuma

Bir Yılbaşı Klasiği Victoria Secret

Bu yılbaşı Victoria Secret izlerken heteroseksüel olmadığım için hem üzüldüm hem sevindim. Üzülmemin sebebi bu kadar güzel kadınlara karşı duygusal ve cinsel birşey hissedememem, sevinmemin sebebi o kadınlarla zaten hiçbir zaman münasebetin olmayacağı. :D

Yılbaşı Tatlım- Portakallı Toplar

   Malzemeler:
2 paket çikolatalı betitour bisküvi
1 portakalın kabuğu ve kabuğu soyulan portakalın suyu
1 paket çikolata
Kıvama göre süt
Hindistan cevizi

    İlk önce bisküviler yoğurulacak kapta toz haline getirilir. Ardından portakalın kabuğu ve suyu koyulur. Mikrodalga fırında, kaynar suyun üzerinde veya sobanın üzerinde eritilmiş bir paket çikolata üzerine dökülür. Sütü koyarken önce çikolatanın eritildiği kaba koyarsanız dibini de sıyırmış olursunuz. Sütü azar azar ilave edinki sonra bisküvi eklemek zorunda kalmayın. Bunları güzelce elimize yapışmayacak ve top haline gelebilecek kıvama gelene kadar yoğuruyoruz. Ardından ceviz büyüklüğünde yuvarlayarak hindistan cevizine bulayıp, servis tabağına, saklama kabına veya mideye alıyoruz.    Afiyet olsun....

30 Aralık 2010 Perşembe

Ergenlik ve Yılbaşı

   Efendim, bundan yıllar önce lise çağlarında sabî bir ergen iken bir yılbaşı takmışım kafaya yeni yıla mastürbasyon yaparak gireceğim. Fekat handikaplar çok. Babam her zaman yeni yıla girildiğinde ailecek birlikte (aynı odada) olmamızı ister. Yeni yıla girildikten sonra da bayram gibi birbirimizle yeniyıllaşırız. Düşününce nslda entegre olmuş bir ailem varmış, miladî takvimi nslda sindirmiş.
   Neyse konuya dönelim, Ben bir 5 dakika önceden tuvalete gittim. Yılbaşında tombala çekmeyi mecazî anlamında kullanmak da ayrı bir ironiydi. Velhasıl ben ereksiyon bile olamadım, yeniyıl girdi. Odaya döndüm ve babam kızgın bir şekilde: "Al işte girdik (al işte kırdın.:D), senin ne yapmaya çlştığını çok iyi biliyorum. Şimdi ne yaparsan yap." dediii. Tabi utandım. Mazeret geliştirdim. Neyse bunu paylaşarak geçmişim ve ergenliğim ile ne kadar barışık olduğumu tekrar hissettim.^^

Gani gani Yıllar!!!!

bu dünyada açlık var, savaş var, prezervatif var. :D

-...Kotrö ile yada açık otomobille gezinti, başka birşey bilmez misin sen? Bu dünyada açlık var, savaş var, prezevratif var. İşsizler, sarhoşlar orospular var.
-Sen sarhoşsun, ne dediğini bilmiyorsun, şuurunu kaybetmişsin.
(Hayallerim Aşkım ve Sen filminde Türkan Şoray'ın Oğuz Tunç ile arasında geçen dialog. )

     80lerde sorun olarak görülen şeyler ne kadar farklıymış. :D Prezervatif var ne demek yaa, :D ne kadar üreme özgürlükçü bir cümle. Gerçekten şuurunu kaybetmiş, Sultan haklı.

Yaprak Dökümü Finaline Dair



   5 yılın sonunda Yaprak Dökümü bitti. Gerçi son 2 yıldır düzenli bir şekilde izleyemiyordum. Fekat onca yıldan sonra hiç de öyle ahım şahım bir final olmadı. (İlerleyen paragraflar son bölüm ile ilgili okunduğunda "fuck off, izlememin anlamı kalmadı." dedirtecek bilgiler içermektedir.)
   Son bölüm tam bir bölüm sonu gibiydi, dizi sonu gibi değil. Sedef'in evlenmesi bir sona uygun. Nejla'nın bebeği olduğu nereden çıktı. Çok alakasız, o kadar gelenekçi nâralar atarken çocuğunu babasız büyütmeye o da karar veriyor. 2 kardeş Pedro Almodavar filmi gibi yaşarlar artık babasız çocuklarıyla.
   Fikret son bölümde de affra taffra yapmayı bırakmadı, bulmuş tahsin gibi adamı hala mızmırlanıyor. Araba'da kaza geçireydiler çok sevinirdim o sahnede. Ferhunde'nin annesinin sevgilisi olmasının ortaya çıkması da güzel bir ayrıntı. Ferhunde de herkesi kendi gibi bildiği için anasına "evli mi?" diye soruyor, ne günlere, ne paçozlara kaldık ya Rabb.
  Aşk-ı memnu'dan transfer ara oyuncular ne kadar gereksizdi. Resmen bilişsel stratejilerle aşkı memnudaki duygu durumu ile karakterleri kodlamış olduğumuzu düşünüp onu tetikleyecekler. Yemezler anam. Gereksiz bir oyun olarak kaldı.
  Ali Rıza Bey öldü. Beklenen bir sondu. Ben Halil Ergün'ün eşcinsel olduğunu söylemesini bekliyordum şahsen.  Adamın canına mâl olan hayat felsefelerini ve çürümüş ahlakçı, heteronormatif değerlerini Şevket'in üstüne yüklemeleri ve bu değerlerin bitmez savunucusu haline getirmeleri sinirimi bozdu. Bölümün sonunda sosyal statülerine uygun bir ulaşım aracına binmeleri de son bölümde de olsa bir bütünlük yakalamaları sağladı. Heryere taksilerle gitmeler, eve kuaför çağırmalar, bakımlı saçlar başlar...Şükür ki Hayriye hanım saçını "toplayıp çıkmış" gerçekten son sahnede.
   Boş evin her odasının kamera ile gezilmesi (her an bir eifel tablosu görme kaygısı ile izlediğim), Ferhunde'nin tek başına aile resmine bakarak ağlaması (nitekim Ferhunde ali rıza beye saygı duyardı gerçekten ağlamıştır ama kameraya çekmeyeymişler.) Oğuz'un hapse girmesi, bir Ceyda kötüsü mutlu kaldı.
   Velhasıl bir toparlama bölümüydü aslında. Duygulandığım çok az oldu. Bu serüveni bir süre her çarşamba yaprak dökümü ile ilgili en'ler paylaşarak sürdürmeyi düşünüyorum.^^

29 Aralık 2010 Çarşamba

Konsensus'un Hikayesi

      Çok iyi anlaşan bir arkadaş grubu varmış ve herşeye oyla karar verirlermiş. Fakat her oylamada Kon adındaki arkadaşları muhalefet olur, onun haricinde herkes hem fkir olurmuş. Artık bu durumdan bıkan  arkadaşları onu görmezden gelerek : "kon, sen sus!" demişler. Bu bir geyik halini alarak, oy verme eylemindeki hepsinin hem fikir olma durumu ile kodlanır hale gelmiş ve konsessus'un bu günkü anlamı oluşmuş. Kon'un akıbeti ne mi olmuş? İlerleyen haftalarda....