28 Şubat 2011 Pazartesi

Doğru

Bugün derste hoca bir doğru çizdi. Herkesin gözünde canlanacağı üzere, pürüzsüz düz bir çizgiydi. Aklıma dank etti dedim peki biz bu şekle neden doğru adını vermişiz. Yaşamsal anlamda doğru olan ne yöne gitti belli, hiçbir dönüşü olmayan birşey mi? Kavramlarla hayata sokulmayan ideoloji bilim camiasında da aynı şekilde ilerliyormuş meğer.

24 Şubat 2011 Perşembe

"Moral"deki anlam değişimi.

     İngilizcede ahlak anlamına gelen moral neden türkçede kötü ruh hali olarak kullanılıyor? İşte cevabı:
    Osmanlı zamanında Avrupa'ya ilk giden Osmanlılar tabiki değişik kültürlerin etkisinde kalıp yeni yaşantılar edinmiş. (Sonra Jön Türk oldular.) Türkiye'ye döndüklerim fark etmişlerki Avrupa'da dura dura ahlakları bozulmuş. Moralimiz bozuldu demişler kaygılı bir şekilde. Bunu duyanlarda öyle mutsuz bir şekilde bu cümleyi kurduklarını duyduklarında, moral kelimesine mutsuz ruh hali gibi bir anlam yüklenmiş.

20 Şubat 2011 Pazar

Berber

   2,75 miyop olarak en sorum yaşadığım yerlerden biri berberler. Haliyle gözlüğümü çıkartıyorum. Stresli bir şekilde nasıl birşey istediğimi anlatıyorum ve yapıyor başlamaya. Ciddi bir tarz değişimi yoksa (Toplanacak kadar uzunlukta saçı 3 numara yapmak gibi, ki 2 kez yapmışlığım var.) berberin yaptığı ince ayrıntılı yerleri göremiyorum. Göz mahkum bekliyorum. Zırt pıst durdurup gözlük de takılmaz. O ne zaman lutfedip sorarsa nsl olmuş diye, o zaman gözlüğü takıp bakarak işleme devam ediyoruz. Zaten bu kadar yetersizlik içerisinde çok fazla özgüven de gösteremiyorum. ^^

17 Şubat 2011 Perşembe

Nefsin Punch'la İmtihanı

   Dün dört ayak üstüne düştüm. Amiyane tabirle kıllısını buldum diyebiliriz. AKM'de Egesem semineri vardı. Giriş katında da Aydın Doğan Vakfı'nın uluslararası karikatür yarışması resim sergisinin açılışı varmış. Önümdeki kadın adının listede olmaması ile cebelleşirken ben Egesem için geldiğimi söyleyip giriverdim. Tabiki hemen amacımdan şaşmadım. Bu güvenliklerin de dikkatini çekerdi velhasıl. Seminerden sonra sergi salonuna indik.
    Aydıncığım hiçbir masraftan kaçınmamış. 3 çeşit bunchlar, şaraplar (O kısma yetişememişiz.), cafemohiyatolar...Yiyecek olarak baklavalar, bal kabakları, 4-5 çeşit peynir, kanepe, içli köfte(buna da yetişemedik)... Tabiki bizi sömürmekten hiçbir zaman çekinmeyen burjuvaziyi bende sömürmekten çekinmedim. -Hatta geçen sene Aziz'in(Aziz Kocaoğlu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı) masasından kanepe yediğim bile olmuştu.- Arkadaşlarımı da teşvik ettim, ama genel olarak grubun idini ben temsil ediyordum. Karikatürlere odaklanmak için öncelikle gözümün doyması gerekiyordu. Nitekim güzel karikatürler vardı. Karikatürlere buradan ulaşabilirsiniz.

13 Şubat 2011 Pazar

Radyo

   Sevdiğimiz bir şarkı radyoda çıktığından onu kendimiz dinlediğimizden daha çok seviniyoruz ve mutluluk duyuyoruz. Acaba bu mutluluk herkesin senin sevdiğin şarkıyı dinlemesinin yarattığı egemenlik egosu ile alakalı olabilir mi? Zaten siz de hisseder misiniz, mp3 player'da dinlediğiniz şarkının bulunduğunuz yerde çalmasını istemeyi?
   O sebeple artık arkadaşlarıma şarkı dinletirken bu süreci işin içine katarak daha profesyonel yaklaşıyorum. Herkesin müziği kendine canım.

11 Şubat 2011 Cuma

Lokanta ve Çalışma Kültürü

   Geçen Hrant Dink'i anla yürüyüşünden sonra Konak'ta yerel bir fast food dükkanına girdik. Siparişlerimiz geldi, biz yemeye başlarken yanda bir telaş çalışan personel de kendine akşam yemeği koyuyordu. Bir arka masamızda oturuyorlardı. Bu çok hoşuma gitti. Gerçekten çok insani ve güzeldi. Herhalde böyle bir görüntüye ne Mc Donalds ta, ne de Burger King'te rastlanır. Bu yanını seviyorum bu ülkenin.
   Lise sonda çalıştığım lahmacuncudaki patronumda müşteri olsun olmasın yemek vakitlerimizi hiç aksatmaz, yemeğimizi verirdi. Önemli olan insandı. Kapitalizmin deforme edemediği bir hak olarak kalır umarım.

9 Şubat 2011 Çarşamba

Neden Hemşehri?

   Hemşehri kavramı daha çok toplulukçu yapılanmalarda görülüyor. Şöyle bir hipotezim var ki; Aynı bölgede yaşayan insanlar o bölgenin normları, kültürüne göre şekillendirilmeye çalışılır ve istendik tip insan oluşturulmaya çalışılır. Bu durumda insanlar aynı bölge içinde benzer özellikler gösterir ve tanımlama problemi ortadan kalkar. Hemşehri denilen insana yüklenen anlamlarda aslında kişinin kendisi ile  aynı değerleri taşıdığı beklentisi üzerinden gelişiyor. Bu değerler de kökenini bölgesel yaşantılardan alıyor.
   Fakat günümüzde artık aynı yerde yaşıyor olmak bu anlamdabir kıstas değil. Hatta hemşehri hemşehriyi gurbette s.ker diye bir laf da var duymayanlar için. Yandaki afiş de farklı bir boyut katmış, doğmasalar bile yaşadıkları yer olması, oranın yapısını ortak almalarına sebep olmuş. Yeni teknikler yerine bu kategorizasyonu kaldırmak en iyisi. Irkçı bir sistem içerdiğini de düşünüyorum çünkü.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Perde ve Mahremiyet

   Şu anki oda arkadaşımla ilk zamanlarda akşamları perdenin kapalı olması ile ilgili bir süre çatışma yaşadık. Odamız 2. katta bende cama yakın yerde duruyorum. Hem mahremiyet algım hem de geçmiş yaşantılarım sebebi ile perdenin kapalı olmasını istiyordum.
  Bu süreçte gözlemde bulundum ki, kadın bloklarında akşamları perdeler çoğunlukla kapalı iken erkekler yiğidin malı meydanda felsefesi ile perdeler açık soyunuyorlar, giyiniyorlar rahat rahat dolaşıyorlar. Erkekler bu meşruluğu tamamen erkek egemen sistemden alıyordu. Onlar mahremiyetini bütün yurda gösterebilme hakkını sahipken ( en göbeklisi bile), bir kadının aynı durumda olması dedikodu yaratırdı. Bunu düşünmek erkek egosuna ve oda arkadaşıma olan kızgınlığımı arttırdı. Sonuçta akşamları perde kapalı duruyor.^^

5 Şubat 2011 Cumartesi

Fuck Buddy

  Özellikle cinselliğin tabu olduğu ülkelerde fuck buddy kavramının hakkınca yaşandığını düşünmüyorum. ( hakkı neyse artık.) Bir fuck buddy ilişkisi için öncelikle tarafların cinselliklerini temel bir ihtiyaç olarak kabul etmeleri, aşktan ayırmaları gerekir. ( Bunlar içsel çatışma yaşanmaması için.) Bunun içinde öncelikle cinselliklerini tanımlamaları gerekir. Cinselliğe ne tür yüklemelerde bulundukları burada önemli. Örneklerle devam edelim.
   Fuck buddy ile Sertap Erener dinleyerek dans etmek gibi aksiyonlar kavramın kültürüne uymasa da duygusal bir süreç içinde yaşanabilir, tadında kalması iyidir. Nitekim bir fuck buddy ile aynı yatakta uyumamak da bir o kadar zıt bir örnek. Örnekler üzerine yazacaklarım ancak bir yorum olarak kalır ve  bu konuda yönlendirici olmak istemem. Herkes kendi dinamiklerine göre bunu düşünmeli tabi.

3 Şubat 2011 Perşembe

Gece Kuşu

   Artık gecelerin yarılarına kadar internette takılmak o kadar olağan bir hal aldı ki, 12'de çıkıp yatacağımı söylediğimde bu yadırganır oldu. Rahatsız olduğum nokta şu aslında, uzun bir süreyi asosyal bir şekilde internette geçirerek, gelecek gün için olabilecek sosyal yaşantının ertelenmesi veya ondan vazgeçilmesi. Ve bunu da hiçbir rahatsızlık duymadan yapmak. Şüphesiz internet gün içinde zaman ayırdığımız önemli bir yer. Ama bunun için ne tür şeylerden mahrum bırakıyoruz kendimizi bu düşünülmesi gerek gibi hissediyorum, bence, şahsen, bana göre, benim fikrim, i think, i guess yani.

1 Şubat 2011 Salı

Yaralar

  Çocukken çok hıpır olmasam da hareketli bir çocuktum. Haliyle özellikle yaz dönemlerinde bol miktarda yaram olurdu. Onun iyileşmesini izlemek merak yaratan bir süreçti. Her sabah kalkıp onun değişimine bakmak, meraktan kabuğu soymak...
  Kaygısız günlerdi. Ergenlikteki gibi vücuttaki bir değişim dünyaları karartmıyordu. Heyecan vericiydi, dünyayı pıhtılaşmayı bilmeden keşfediyordum.