Bu konuda bir yazı yazmaya yaşadığım bir olay beni teşvik etti. İlçeler arası ulaşım yapan bir otobüste yan koltuğuma bir kadın yolcu verilmiş. Ben ondan önce oturmuştum, kendisi bir süre duraksadı ben de:" benim için sorun değil." diyip yüzümü çevirdim. Ardından şoförü çağırıp bana nasıl erkek yanı verirsiniz diye söylenmeye başladı. Bende kendisini yemeyeceğimi zaten zayıf bir insan olduğumu belirttim. Hala söylenmeye devam edince bende: "korkmayın sizi kadın yerine koymadıkları için bunu yapmamışlardır. Otobüs kalabalık." dedim. Bu sefer bana sarmaya benimle oturmak zorunda olmadığını söylemeye başladı. Bende "Kalkmıyorum o zaman!" diyerek olayı anlayacağı noktaya getirdim. Toparlandı ve bir dahaki araba ile ineceğini söylerken şoförün ve diğer yolcuların sosyal baskısı ve zaten amacıma ulaştığımı düşündüğüm için en arkaya geçtim.
Böyle durumlarda fedakarlık ve alttan alma elbet erkeklerden beklenir. (!) zaten bir erkek için kadınla oturmak reddedilemeyecek bir avantajdır ya. Cinsiyetçi tavrının pekiştirilmesi yanı sıra, kadınlığı maduriyet üzerinden konumlandırdı. Ve kadın olduğu için beklentisinde olduğu pozitif ayrımcılıkla erkek kültürünün himayesine ve avantajlarına kendi kimliğini sattı.
Bu tür sebeplerle pozitif ayrımcılığı bireylerin uygulamasını hadsizce ve küstahça buluyorum. Bu ancak devlet politikası olarak etkili bir şekilde işleyebilir gibi geliyor.
0 yorum:
Yorum Gönder