20 Haziran 2011 Pazartesi

Seçim ve Demokrasi Egosu

   Seçim günleri bir çok aile gibi bende ailemle birlikte oy kullanmaya gittim. Düşününce çok absürt geliyor, kollektif yaşamlar ve düşünsel altyapılar tamamen birey üzerinden ilerleyen oy kullanma eyleminde bile bir sentez yaratmış. Herkesin gözünde bir gurur, bir bilinçlilik, bir çağdaşlık ışıltısı. Ülke yönetiminde etkilerinin olduğunu zannetmenin ego şişkinliği. Artık hepimiz devlet tarafından önemsendiğimizi hissediyoruz. Adımız listede var, bize bir adet zarf, oy pusulası, mühür bahşettiler. 18 yaşından büyük ve zihinsel özrü olmayanları hakkı olduğu için bazı standartlarında üzerindeyiz. Aman mesailer bitmesin...

18 Haziran 2011 Cumartesi

Out Olma ve Özgürlük

Geçen günlerde liseden bi dostuma out oldum. Bunu uzun zamandır düşünüyordum. Çünkü değer verdiğim biriydi ve ona karşı dürüst olmadığımı hissediyordum. Bu da yakın çevremdeki herkese cinsel yönelimim konusunda şeffaf olduğum gerçeğini düşünürsem. Zaten tepkisini ön görebileceğim biriydi. "Olabilir." dedi. Olumsuz bir tepki vermedi, çok şaşırdığını da hissetmedim. Hatta ben ondan daha çok soru ve merak beklerdim ama o bu konuda çekimser burdu, belki gerçekten de bilmesinin gerekli olmadığını düşünüyordu. Ben de aksine lisede ve geçmişte yanlış bildiği yada benimle ilgili eksik kalan ne varsa tamamlamaya çalıştım ve bu durum biraz absürt bir hal aldı gibi hissettim. Belki ben cinsel yönelimimi resmi olarak bilmesini istemediğim ve bilmesinde sakınca duymadığım insanlar arasında bir denge kuramadım. O dostum bilmesini istemediğim biri değildi, ama birden de sakınca duymadığım insanlarla olan iletişim şekline geçme onun için de tam oturmamış olabilir.
Velhasıl açıldım da ne oldu? Çok mu melem birşey bu açılmak? Evet, işkence gibi gelen ailemin yanındaki yaz tatillerinde kendimi artık daha özgür hissedeceğim. Bir kişi ile de olsa, burayı zihnimde yıkmayı ve kendim için belli sınırlarda özgürleştirmeyi başardım. Artık İzmir'deki yaşantımdan daha açık bir şekilde bahsedebileceğim, ortak bir arkadaşımızın beni hetero sanarak söylediği bir cümleye birlikte gülebileceğim biri var.^^

(Resmin esprisi: Coming out ile aynı anlama gelen "dolabından çıkmak" kalıbı.)

16 Haziran 2011 Perşembe

Pozitif Ayrımcılık

Bu konuda bir yazı yazmaya yaşadığım bir olay beni teşvik etti. İlçeler arası ulaşım yapan bir otobüste yan koltuğuma bir kadın yolcu verilmiş. Ben ondan önce oturmuştum, kendisi bir süre duraksadı ben de:" benim için sorun değil." diyip yüzümü çevirdim. Ardından şoförü çağırıp bana nasıl erkek yanı verirsiniz diye söylenmeye başladı. Bende kendisini yemeyeceğimi zaten zayıf bir insan olduğumu belirttim. Hala söylenmeye devam edince bende: "korkmayın sizi kadın yerine koymadıkları için bunu yapmamışlardır. Otobüs kalabalık." dedim. Bu sefer bana sarmaya benimle oturmak zorunda olmadığını söylemeye başladı. Bende "Kalkmıyorum o zaman!" diyerek olayı anlayacağı noktaya getirdim. Toparlandı ve bir dahaki araba ile ineceğini söylerken şoförün ve diğer yolcuların sosyal baskısı ve zaten amacıma ulaştığımı düşündüğüm için en arkaya geçtim.
Böyle durumlarda fedakarlık ve alttan alma elbet erkeklerden beklenir. (!) zaten bir erkek için kadınla oturmak reddedilemeyecek bir avantajdır ya. Cinsiyetçi tavrının pekiştirilmesi yanı sıra, kadınlığı maduriyet üzerinden konumlandırdı. Ve kadın olduğu için beklentisinde olduğu pozitif ayrımcılıkla erkek kültürünün himayesine ve avantajlarına kendi kimliğini sattı.
Bu tür sebeplerle pozitif ayrımcılığı bireylerin uygulamasını hadsizce ve küstahça buluyorum. Bu ancak devlet politikası olarak etkili bir şekilde işleyebilir gibi geliyor.

14 Haziran 2011 Salı

Yolculuk ve İletişim

Finallerimden sonra 1 haftalık süre için ailemin yanına geri döndüm. Ailemin yaşadığı il sınırlarına zaten bir antipatim varken, sınırı geçmemle cereyan eden olaylar kendini gerçekleştiren kehanetimi onadı. Gerekli gereksiz yerlerde duran otobüs feribota yetişmek için garajda bırakması gereken yolcuları iskeleye kadar getirdi. Muavine: " İnecek yolcuları nerede bırakmayı düşünüyorsunuz?" diye sorduğumda karşılığı donuk ve tehditkar bakışlar ( "bakma"nın iktidarı için Lakan'ın yazılarını okuyabilirsiniz.) ve "burada!" yanıtı aldım.Cümlenin içinde "kardeş, birader" gibi kalıpları kullanmamam tipik iletişim örüntüsünün dışında olduğu için yadırgamış olsa gerek.
Ardından garaja gitmek için taksiye bindiğimde şoför taksimetreyi açmadı ve zaten 6 lira yazdığını söyledi. Vardığıma bende peygamber sünneti olan(!) pazarlık sürecine giriştim. uzattığım 5 tlyi yeterli bulmayan şoför pişkince: " vallahi 5,80 tutuyor 6 alıyoruz. Zaten bavullarında vardı." dedi. Her mesleğin bir tanımı bir etiği olması işte bu yüzden gerekli.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Heyre Garşı, Bayıra Garşı

Bu yazıyı mahremiyetimi hiçe sayarak, pc'min ekranına gözlerini diken, ardından benim paylaşma gereği duymamama rağmen bloğumu öğrenen oda arkadaşıma yazıyorum. Umarım okuduğunda hayal kırıklığı yaşamaz. Bi yandan okuduğunu sözel tepkileri ile belli etmekten de kendini alı koymuyor. Perdemi kapatma sebebimi kızlar kapatıp erkekler kapatmıyor diye sorması bu konuda yeterince açıklayıcıydı. Sırf bir kişi yüzünden bloğumu herkese açık yapmayacak değilim. Ama bir yandan beni tanıyan insanlar üzerinden düşünürsek, benim seçtiğim insanların bloğumu bilmesini ve okumasını istiyorum. Ve oda arkadaşım, sen bunların arasında değilsin.